Karlı bir sabaha uyandık. Belki biraz olsun temiz bir dünya gördük penceremizde. İstediğimiz buydu belki de!
O kadar zor bir hafta geçirdik ki ülke ve dünya olarak! Acının en derinine, en korkuncuna şahit olduk. Kimse bir kız çocuğunun korku dolu bir ölüme kurban verilmesine göz yumamazken, bir çocuk sahibi biri, vahşi bir şekilde onun canına kastetti.
Hayatta en acımasız olanın vahşi doğa belgesellerinde gördüğümüz hayvanlar olduğunu zannederken içimizde ne çok vahşi yaratığın yaşadığına şahit olduk. Söyleyecek öyle çok şey var ki ! Suskunluğumuza boğulup gözlerimizdeki yaşlarla anlattık. Tüm insanlığın utancını maalesef, yaşadık.
Canımızı emanet ettiğimiz insanlardan biriydi bu cani. Aramızda sessizce var olan bir yabani.
Buna sebep olan çok sebep olduğunu söyleyen, insanların yüzüne bakmaya utanan annesi! Gencecik kızını vahşi bir şekilde kaybeden bir baba! Anne! ...
Söylenecek çok söz var belki fakat bir anne babanın acısının üstüne konuşmayı doğru bulmuyorum. Sadece utanıyorum:
Her zaman gurur duyduğum tarihimize böyle bir leke sürüldüğü için, bir anne babanın ciğerine kor ateş düşürüldüğü için, bir gün bizlerin de başına gelebileceği ihtimalinin bu kadar yüksek olduğunu gördüğüm için, ben de bir abla olduğum için !
Utanıyorum...
Bizler gözlerimizde yaşlarla izlerken olan biteni, ateşin düştüğü yeri düşündükçe çıldırıyorum.
Umudum bir an önce almaları gereken cezayı almaları!
Acımız büyük.
Çektiğin acının tarifi yok. Sen nurlar içinde yat Özgecan !
Mekanın cennet olsun...